Sezaryen işlemi doğum yöntemlerinden biridir. Anne karnındaki bebeğin ya da bebeklerin doğumunu sağlamak için karın ve rahim bölgesine kesi uygulanması yoluyla gerçekleştirilen sezaryen doğum cerrahi bir müdahaledir. Bu doğum yöntemi tıbbi açıdan bazı zorunlulukların olduğu durumların yanı sıra anne adayının talebi ya da kadın hastalıkları ve doğum uzmanının önerisi ile tercih edilebiliyor. Bebeğin doğum zamanı geldiğinde, normal doğum için ideal pozisyonda olmaması sezaryen doğum yönteminin tercih edilmesini zorunlu kılabiliyor.

Bebeğin büyük olması durumunda normal doğumda servikse ciddi bir zarar verebileceği için bu gibi durumlarda da doktor tarafından cerrahi doğum önerilebiliyor. Normal doğumun anne adayı için riskli ya da çok zor olacağına dair şüphe, üçüz ya da dördüz gebelikler gibi durumlarda da devreye cerrahi doğum yöntemi giriyor. Ender durumlarda normal doğumun vajinada ciddi sorunlara sebebiyet verebileceği şüphesi de doğabiliyor ve bu gibi durumlarda da sezaryen yöntemi tercih edilebiliyor. Anne adayının normal doğum ağrısı nedeniyle travmatik düzeyde strese ve endişeye kapılması gibi psikolojik unsurlar ortaya çıktığında bu doğum yönteminin ideal bir seçenek olduğunu belirtmek gerekiyor.

Sezaryen Doğum Ne Kadar Sürer?

Sezaryen doğum ne kadar sürer

Doğum süresi sezaryen doğum tercih edildiğinde daha kısa sürmektedir. Normal yolla doğum her anne adayında farklı olmakla birlikte 1 ila 9 saat arasında değişiyorken sezaryen ile doğum tercih edildiğinde bu sürenin 30 ila 90 dakika içerisinde değiştiğini belirtebiliriz. Genel olarak, sezaryen doğum esnasında herhangi bir problem ila karşılaşılmaması halinde bu süre genellikle 45 dakikadır. Ancak hastanın sezaryene hazırlığı, anestezi işleminin yapılması, anestezi ilacının etkisini göstermesi gibi süreçler de toplam süre üzerinde etkili oluyor. Bu nedenle anne adaylarının toplam süreyi 1,5 saat gibi bir zaman dilimi olarak düşünmesinde ve değerlendirmesinde fayda olacaktır.

Sezaryen Doğum Riskleri Nelerdir?

Genel, lokal ya da epidural anestezi ile gerçekleştirilen sezaryen doğum yöntemi cerrahi bir işlem olduğundan kendi içerisinde bazı riskler barındırır. Bu risklerin başında, uygulanan anestezi nedeniyle vücutta alerjik reaksiyon gelişmesidir. Distres sendromu bir diğer risk olarak karşımıza çıkıyor. Bu sendrom bebeklerin akciğerlerinde sıvı tutulmasıdır. Doğumun normal yolla yapılması durumunda bebeklerin akciğerindeki bu sıvı dışarı atılır.

Fakat cerrahi doğum söz konusu olduğunda, bu sıvı bebeğin akciğerinde kalabiliyor ve bu da sezaryenin risklerinden biri olarak değerlendiriliyor. Doğum planlamasında tarihlerin yanlış hesaplanmasından kaynaklı olarak sezaryen işleminin de erken yapılması, artık bir risk kategorisinde değerlendiriliyor. Ancak deneyimli bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanının tercih edilmesi, bu riski tamamıyla ortadan kaldırıyor.

Sezaryen Doğum Sancısı Nasıl Olur?

Sezaryen doğum sancısı

Doğum zamanı geldiğinde ortaya çıkan ve belirli aralıklarla gerçekleşen sancı hissi normal doğum ile sezaryen doğum arasında bir fark göstermez. Sancının şiddeti, sıklığı elbette her anne adayında aynı olmaz. Ancak anne adayının hangi yolla doğum yapacağı, yaşayacağı sancının şiddetinde ya da sıklığında belirleyici bir unsur değildir. Sadece sezaryen ile doğum yönteminde doğumun başlamasından hemen önce ya da başlamasıyla birlikte anestezi uygulanması, sancının anne tarafından hissedilmesini engeller. Bu nedenle bir kıyaslama yapılması gerektiğinde normal doğumda anne adayının hissettiği sancı, şayet epidural anestezi gibi ağrısız doğum yöntemleri tercih edilmemişse, daha fazla olacaktır.

Sezaryen Doğum Sonrası Ağrı

Öncelikle halk arasında sezaryen doğum tercih edildiğinde aylarca süren şiddetli bir ağrı yaşanacağına inanılıyor. Bu bilgi kesinlikle doğru değildir. Elbette sezaryen işlemi cerrahi bir müdahaledir ve bu müdahale esnasında cilde, cilt altında bulunan kaslara, fasya dokusu gibi çeşitli dokulara kesi uygulanır. Bebeğin rahimden çıkarılmasının ardından bu bölgeye dikiş uygulaması yapılır. Bu da sezaryen doğum işlem sonrasında bir ağrı yaşanmasını beraberinde getirir.

Ağrının en şiddetli olduğu zaman dilimi, annenin kendine gelmesinin ardından yaşanan 2 ila 4 saatlik dönemdir. Bu süreçte hissedilen ağrının şiddetli olabileceğini belirtmeliyiz. Ancak cerrahi doğum öncesinde uygulanan spinal anestezi, epidural anestezi gibi işlemler sayesinde annenin hissettiği ağrının da olası minimum seviyeye çekilmesi sağlanabiliyor. Doğumun üzerinden yaklaşık 6 saat geçmesiyle birlikte ağrının şiddetinde de bir azalma olmaya başlar. Bu dönemde anne artık hafif ya da orta şiddette ağrı hissi yaşar.

Gerçekleştirilen cerrahi doğum sonrasında 24 saatlik bir zaman geçmesi, artık ağrı kesici ilaçlar ile yaşanan ağrının rahatlıkla kontrol altına alınabilmesini sağlar. Doktorunuz tarafından reçete edilen ilaçları aksatmadan kullanmanız halinde çok hafif düzeyde bir ağrı yaşanabilir ya da ağrı tamamen ortadan kalkabilir. Sonuç olarak sezaryen işleminden sonra yaşanan ağrı toplamda birkaç gün sürebilir. Bu sürenin sonunda cerrahi doğum kaynaklı ağrılar sadece annenin vücudu zorlayan bazı hareketler yapması, yukarıya doğru uzanması ya da eğilmesi gibi anlarda, hafif şiddette olabilir ki sadece bu anlarda yaşanan ağrı da 15 ila 25 gün arasında tamamen ortadan kalkar.

Doğum Şekilleri Nelerdir?

Doğum şekilleri nelerdir

Doğum günümüzde pek çok farklı yöntem ile yapılabiliyor. Günümüzde tüm dünya genelinde en aygın şekilde tercih edilen doğum yöntemlerini toplamda 4 başlıkta inceleyebiliriz.

  • Doğal doğum
  • Epidural anesteziyle normal doğum
  • Sezaryen doğum
  • Suda doğum

Bu doğum yöntemlerinin hangisinin tercih edileceğine anne adayı tek başına karar veremez. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, anestezi uzmanı ve anne adayı birlikte görüşerek doğum yöntemi seçimi yapmalıdır.

Doğal Doğum

Hamileliğin 37. haftası ila 42. haftası arasında gerçekleşen, rahimde kendiliğinden meydana gelen kasılmalar ile başlayan doğumdur. Vajinal doğum olarak da adlandırılan bu doğum yöntemi, anne adayı için oldukça ağrılı bir süreç olduğundan çok yaygın şekilde tercih edilmiyor. Normal doğum günümüzde epidural anestezi eşliğinde yapılarak ağrısız doğum yöntemine dönüştürülüyor. Ayrıca doğum esnasında ortaya çıkabilen beklenmedik durumlarda doktor tarafından acil olarak sezaryen doğum kararı da verilebilir.

Epidural Anesteziyle Normal Doğum

Epidural anestezi ile doğum

Bu doğum yöntemi sezaryen doğum konusuna sıcak bakılmadığında ya da sezaryen işleminin tıbbi açıdan gerekmediği durumlarda tercih ediliyor. Doğal doğumun anestezi yardımıyla ağrısız bir şekilde gerçekleştirildiği doğum yöntemidir. Bel bölgesinden enjeksiyon işlemi ile vücuda anestezi ilacı gönderilir ve beyne ağrı iletimi bu yolla engellenir. Anne adayı doğuma aktif bir şekilde katılabilir, ıkınabilir ve bacaklarını hareket ettirebilir. Ağrı hissetmediği için doğum anne adayı için daha konforlu bir sürece dönüşür.

Sezaryen ile Doğum

Doğal doğum ya da epidural anesteziyle doğumun anne adayı veya bebek açısından sakıncalı olduğu durumlarda sezaryen doğum tercih edilir. Karın ve rahim bölgesine kesi uygulanması ve bebeğin rahimden çıkarılması şeklinde uygulanan cerrahi bir işlemdir. Çoğu zaman tıbbi açıdan bu doğum yönteminin tercih edilmesi zorunlu oluyor. Ancak kimi zaman da anne adayının tercihi ve kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile anestezi uzmanının onayı ile de bu doğum yöntemi tercih edilebiliyor.

Suda Doğum

Suda doğumun ülkemizde çok yaygın şekilde tercih edildiğinden söz edemeyiz. 37 derece sıcaklıkta suyla küvet ve benzeri bir yerin doldurulması ve doğumun bu suda yapılması suda doğum olarak adlandırılıyor. Bebek için doğumun daha yumuşak ve stressiz gerçekleşmesi hedefleniyor ve beraberinde ılık suyun dinlendirici etkisi nedeniyle anne adayının daha rahat doğum yapması amaçlanıyor.

 

Detaylı bilgi için bizlere ulaşabilirsiniz.
Tel: +90 531 027 77 77
Mail:[email protected]